[sc name=”reklam”]
[sc name=”reklam”]
SEYYİDÜ’L İSTİĞFÂR DUASI ARAPÇA TÜRKÇE ANLAMI VE FAZİLETLERİ
Şeddâd bin Evs (r.a.)’den Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Seyyidü’l istiğfar Allâhü Te‘âlâdan şu yolda mağfiret dilemektir: SEYYİDÜ’L İSTİĞFÂR
Allâhümme ente Rabbî lâilâhe illâ ente halaktenî ve ene abduke ve ene alâ ahdike ve va‘dike mesteta‘tü e‘ûzü bike min şerri mâ sana‘tü ebûu leke bi-ni‘metike aleyye ve ebûu bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ente.
Türkçe Anlamı:
“Allâh’ım! Sen Rabbimsin, İbâdete layık hiçbir ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz ben Senin kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd-ü va‘d üzere sâbitim. Allâh’ım! İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun ni‘metini Zât-ı ulûhiyyetine i‘tiraf ederim. Günâhımı da i‘tiraf ederim. Günâhımı bağışla! Çünkü günâh bağışlamak kimsenin haddi değildir. Ancak Sen bağışlarsın.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz buyurur ki: Bu seyyidü’l istiğfar duâsını her kim kalbiyle sevab ve fazîletine inanarak gündüz okursa ve akşam olmadan ölürse o kimse ehli cennet câmiasındandır. Her kim de sevab ve fazîletine inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse o kimse ehli cennet zümresindendir. (Tecrîd-i Sarîh, 12.c., 333.s.)
Tevbe ve istiğfâra devam eden kimseye Allâhü Te‘âlâ her sıkıntıdan bir kurtuluş ve her darlıktan bir genişlik verir ve ummadığı yerden kendini rızıklandırır.
“(Habîbim) Sen onların içinde olduğun halde Allâh onlara azâb edecek değildir. Ve onlar istiğfâra devam ederken (bağışlanmalarını isteyenler bulunurken) de Allâh onlara azâb edecek değildir.” (Enfâl, 33)
[sc name=”reklam”]
Bir yanıt bırakın