[sc name=”reklam”]
[sc name=”reklam”]
Hz. ÖMER’den (ra) HİKMETLİ GÜZEL SÖZLER
– “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz, kusurları bağışlamayan kimse kendisi de bağışlanmaz, affetmeyen kişi affolunmaz, günahlardan korunmaya çalışmayan kimse de korunup takvâya erdirilmez.” (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, Dımaşk, 2001, s. 415, no: 371)
– “En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Suyûtî, Târîhu’l-hulefâ, s. 130)
– “Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emânet edildiğinde emânete riâyet ediyor mu, dünyaya meylettiği zaman helâl, haram gözetiyor mu, ona bakınız.” (Beyhakî, Sünenü’l-kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)
– “Hesâba çekilmeden evvel kendinizi hesâba çekiniz. En büyük arz (Allah Teâlâ’nın huzuruna çıkarılıp O’na arzedileceğiniz gün) için (sâlih ve güzel amellerle) hazırlanınız. Şüphesiz dünyadayken nefsini hesâba çeken kimse için kıyâmet günündeki hesap hafif olacaktır.” (Tirmizî, Kıyâmet, 25/2459)
– Çalışıp gayret etmeden işini tenbelliğe terkeden, sonra da “Biz tevekkül ehliyiz” diyen kimseleri Hz. Ömer:
“Siz Allah’a değil, başkalarının malına güvenen kimselersiniz. Hakîkî mütevekkil; toprağa tohumu attıktan sonra Allah’a îtimâd eden insandır” diye azarladı. (İbn Recep, Câmiu’l-ulûm, I, 441)
– “Şüphesiz ben beyaz elbiseli okuyucuya (Kur’ân okuyana) bakmayı seviyorum.” (Muvatta’, Libas, 2)
– “Allah size bol verince siz de kendinize iyi bakınız, (temiz giyininiz). Herkes giyimine önem versin.” (Muvatta’, Libas, 3)
– “Karnınızı tıka basa yiyecek ve içeceklerle doldurmaktan sakınınız. Bu, vücuda zarar verir, hastalığa sebep olur, kişiyi namaza karşı tembel yapar. Binaenaleyh yeme ve içmede orta yolu izleyiniz. Bu, vücut için daha faydalıdır, israftan da uzaklaştırıcıdır. Allah, şişman âlime kızar. Kişi şehevi arzularını dinine tercih etmedikçe kesinlikle helak olmaz.” (Ali el-Müttakî, XV, 433/41713)
– “Görmediğim sürece sizin bana en sevimliniz, ismi en güzel olanınızdır. Gördüğümde bana en sevimliniz, ahlâkı en güzel olanınızdır. İmtihan ettiğimde sizin bana en sevimli olanınız, en doğru sözlünüzdür”. (İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 219)
– “Duâ, semâ ile arz arasında durur. Rasûlullah’a salevât getirilmedikçe, Allah’a yükselmez.” (Tirmizî, Vitr, 21)
[sc name=”reklam”]
– “Kur’an’dan en son nâzil olan, ribâ (fâiz) hakkındaki âyettir. Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve selem-, bu âyeti tefsir etmeden irtihal etti. Binaenaleyh siz, ribâyı da rîbeyi (fâiz şüphesi olanı) da terk ediniz.” (İbn Mâce, Ticârât, 58)
– “Rasûlullah (s.a.v) zamanında Allah katından gelen vahiy sayesinde insanlar gizli hallerinden de sorumlu tutuluyorlardı. Hiç kuşkusuz vahyin arkası kesilmiştir. Biz ise şu anda sizleri, bize apaçık belli olan davranışlarınız sebebiyle hesaba çekeriz. Dolayısıyla bize iyi davranışlar gösteren kimseyi, emîn kimse bilir ve ona yaklaşırız. Onun gizli hâllerinden hiçbir şeyi araştırmak bize düşmez. O kişinin gizli hâlleriyle alâkalı hesabı Allah’a kalmıştır. Bize karşı kötü davranışlar sergileyen kimseyi de emîn bulmayız. O kişi, maksadının iyi olduğunu söylese bile ondan emin olmaz ve kendisini tasdik etmeyiz.” (Buhârî, Şehâdât 5)
– Ömer b. Hattâb (r.a), insanların dünyalıklardan elde ettiği şeylerden bahsetti ve:
“Ben, Hz. Peygamber’in gün boyu açlıktan kıvranıp, karnını doyuracak âdi hurma bile bulamadığını gördüm” dedi. (Müslim, Zühd 36; İbn Mâce, Zühd 10)
– Hz. Ömer ve Hz. Ali (r.a): “Akıllı bir adam görmedik ki, Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti okumadan uyusun” demişlerdir. (Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 14)
– Hz. Ömer’e: “Nefisler eşleştirildiğinde…” (et-Tekvîr, 7) âyeti sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
“–Sâlih kimse diğer sâlih biriyle cennette bir araya getirilir, kötü kimse de kötü birisiyle cehennemde bir araya getirilir.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 154)
– “Bizim çarşımızda dini bilen kimseler satıcılık yapsın” (Tirmizî, Vitr 21/487)
– “Ben müslüman olduğum zamandan beri ayakta abdest bozmadım!” (Tirmizi, Tahâret, 8/12)
– Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: “Ben ayakta küçük tuvaletimi yaparken Rasûlullah (s.a.v) beni gördü ve:
«–Ey Ömer! Ayakta bevletme!» buyurdu. Ondan sonra bir daha ayakta bevletmedim.” (İbn Mâce, Taharet, 14)
– “Etten sakının. Çünkü onun hamr (içki) gibi tiryakiliği vardır. Ayrıca Allah, eti çok yiyen âile halkına buğzeder.” (Muvatta’, Sıfatu’n-Nebi 36)
– “Cehennemi çok zikredip hatırlayın. Zira onun harareti pek şiddetli, derinliği çok fazla ve kamçıları da demirdendir.” (Tirmizi, Cehennem 2/2575)
– “Mü’minin başına ne zaman bir şiddet ve zorluk gelecek olsa, Allah bundan sonra ona bir ferahlık ve kurtuluş verir. Zira bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamaz. Cenâb-ı Hak da Kur’ân-ı Kerim’inde şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler, sabredin, düşmanlarınızdan daha sabırlı olun, cihâda hazır bulunun, Allah’tan da korkun ki başarıya eresiniz.»” (Al-i İmrân 200) (Muvatta’, Cihâd 6)
– “Âhiret yanında dünya nedir ki, ancak tavşanın bir defa sıçraması gibi bir şeydir.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 152; Zemahşerî, VI, 227)
– “Fırat’ın kenarında bir kuzu zâyî olsa, bu sebeple Allah’ın beni hesâba çekmesinden korkarım.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 153)
– “Yüze karşı övmek boğazlamak gibidir.” (İbn Kuteybe, el-Mesâil, Dımaşk 1990, s. 145; İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 225)
– Bir kimse Hz. Ömer’in yanında başka birisini medhediyor, ondan sitayişle bahsediyordu. Hz. Ömer (r.a):
“–Onunla hiç yolculuk yaptın mı?” diye sordu.
Adam
“–Hayır” dedi.
“–Alış veriş gibi içtimâî bir muâmelen oldu mu?”
“–Hayır.”
“–Peki sabah-akşam ona komşu oldun mu?”
“–Hayır.”
Bu cevaplar üzerine Hz. Ömer (r.a):
“–Kendisinden başka ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki sen onu tanımıyorsun” dedi. (Gazâlî, İhyâ, III, 312)
[sc name=”reklam”]
– Hz. Ömer birgün:
“–Biliyor musunuz, mizâh neden dolayı «mizâh» diye isimlendirildi?” diye sordu. Çevresindekiler:
“–Hayır, bilmiyoruz” deyince:
“–Çünkü mizâh sahibini haktan (doğrudan ve gerçekten) uzaklaştırır da ondan” şeklinde bir açıklama yaptı. (Arapça’da “mizâh” kelimesi ile burada kullanılan “uzaklaştırmak” kelimeleri aynı kökten türemiştir.) (Gazâlî, İhyâ, III, 273-274)
– Hz. Ömer bir çocuk görüp de hoşlandığında hemen bir meslek ve sanatının olup olmadığını sorardı. “Hayır” cevabını alırsa “Gözümden düştü” derdi. (İbnü’l-Cevzî, Telbîsü iblîs, s. 283; Menâkıb, s. 227)
– “İdâreci olmadan önce dînî ilimleri öğreniniz.” (Süfyan b. Uyeyne -rahmetullâhi aleyh- bu sözü şöyle açıklar: Çünkü bir kimse dînî ilimlerde ince anlayış sahibi olduğunda riyaset sevdasını bırakır.) (İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve, II, 236)
– “Gökten gelen bir ses:
«–Ey insanlar! Bir kişi hâriç hepiniz cennetliksiniz» dese, o kimse ben olacağım diye korkarım.
«–Ey insanlar! Bir kişi hâriç hepiniz cehennemliksiniz» dese, o kişi ben olacağım diye ümit beslerim.” (İbn Recep el-Hanbelî, et-Tahvîf mine’n-nâr, s. 15)
– Ömer (r.a) bir defâsında Allah Teâlâ’nın huzurunda hesap vermenin zorluğunu düşünerek yerden bir saman çöpü aldı ve:
“Âh! Şöyle bir saman çöpü olsaydım, hiç yaratılmasaydım, anam beni doğurmasaydı, hiçbir şey olmasaydım, büsbütün unutulup gitseydim” diye hayıflandı. (İbn Sa’d, III, 360-361)
– Hz. Ömer, vâlilerine şöyle yazmıştır:
“Benim katımda en mühim işiniz namazdır. Kim onu koruyup vakitlerine dikkat ederse, dinini korumuş olur, kim de onu yerine getirmeyip yitirirse dinini de kısa zamanda yitirir.” (Muvatta’, Vukûtu’s-salât, 6)
– Ömer b. Hattâb (r.a) bir cuma günü irad ettiği hutbede şöyle dedi:
“Ey müslümanlar! Siz, kokusu hoş olmadığını bildiğim şu iki bitkiyi (sarımsak ve soğan) yiyorsunuz. Gerçekten ben, Allah Rasûlü’nün, mescidde bir kimsede bunların kokusunu duyduğu zaman emredip o kişiyi Bakî’ kabristanına kadar uzaklaştırdığını gördüm. Bu sebeple kim bunları yiyecekse, pişirerek kokusunu gidersin!” (Müslim, Mesâcid 78; Ebû Dâvûd, Et’ime 40; İbn Mâce, İkâmet 58, Et’ime 59)
– “Seni ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olma! Düşmanından uzak dur! Dostundan da bazı şeylerini gizle, ancak emîn olursa o başka. Bir toplumda emîn bir kimseye hiçbir şey denk olamaz. Günahkâr ve kötü kimseyle beraber bulunma, çünkü o sana günahlarını öğretir. Ona sırrını da açma! İşlerin hususunda, Allah’tan korkan kimselerle istişare et!” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 147)
– Kadı Şurayh, Hz. Ömer’e mektup yazarak nasıl hükmedeceğini sordu.
Hz. Ömer (r.a) cevaben şöyle yazdı:
“Allah’ın kitabında olanlarla hükmet. Eğer onda bulamazsan Allah Rasûlü’nün sünnetiyle hükmet. Allah’ın kitabı ve Rasûlü’nün sünnetinde yoksa sâlihlerin verdiği hükümlerle hüküm ver. Sâlihlerin verdiği hükümler arasında da yoksa istersen devam et hükmünü ver, istersen geri dur. Geri durup hüküm vermemenin senin için daha hayırlı olduğu kanaatindeyim. Ve’s-selâm.” (Nesâî, Kudât, 11/3)
[sc name=”reklam”]
– “Kadınları fazla güzel giydirmeyin! Onlardan birinin elbiseleri çok, zînetleri de güzel olursa dışarı çıkmak onun hoşuna gider.” (İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 221)
– “İmamları ve önderleri istikâmet üzere bulunduğu müddetçe insanlar da müstakîm olurlar.” (İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 223)
– “Zenginlik de fakirlik de aynı şekilde birer binektir. Hangisine bineceğime aldırmıyorum.”
– “Şöyle bir şey fark ettim: Dünyayı arzuladığımda baktım ki, âhiretime zarar veriyor; âhireti arzuladığımda baktım ki, o da dünyama zarar veriyor. Hâl böyle olunca, fânî olan dünyaya zarar vermeyi tercih ettim.”
– “Sırrını gizleyen kendine hâkim olur.”
– “En akıllı kimse, insanların hareketlerini en iyi takdîr edendir.”
– “Bugünün işini yarına bırakma!”
– “İş bir kere geri kalırsa artık hiçbir zaman ilerleyemez.”
– “Şerri bilmeyen onun tuzağına düşer.”
– “Bir kimsenin sorduğu sorudan onun akıl seviyesini anlarım.”
– “Dünyaya az meylet ki hür yaşayasın.”
– “Günah işlemekten vaz geçmek, tevbe ile uğraşmaktan daha kolaydır.”
– “Çok gülen kişinin heybeti azalır.”
– “Ey eğik başlı, başını kaldır; huşu, insanın boynunda değil kalbindedir.”
– “İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”
– “İnsanları düzeltebilmeniz için önce kendinizi ıslah etmeniz gerekir.”
– “İnsanların en câhili, kendi âhiretini başkasının dünyası için satandır.”
– “İyiliğin şerefi, geciktirilmeden hemen yapılmasındadır.”
– “Kötü bir işin en gizli şâhidi vicdanımızdır.”
– “Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol!”
– “Takvası azalan kişinin hayası da azalır.”
[sc name=”reklam”]
Bir yanıt bırakın